25 Ocak 2011 Salı

Hah! Ben de bundan söz ediyordum işte...

Geçen gün evrenin şakadan anlamadığını yazmıştım. Aradan bir kaç gün geçti ve bir okuduğum kitapta bunu doğrulayan bir örnekle karşılaştım...

Richard'ın duaları her zaman aynı yönde olurmuş. Tanrıya, "lütfen, lütfen, lütfen, kalp gözümü aç" diye dua edermiş. Aslında istediği tek şey de buymuş kalp gözünün açık olması. Ve dualarını her zaman tanrıya "Ve lütfen bu gerçekleştiğinde bana bir işaret gönder," diyerek bitirirmiş. Bir kaç ay boyunca kalp gözü edinebilmek için dua ettikten sonra Richard ne edindi dersiniz? Evet bu doğru -acil açık kalp ameliyatı. Göğüs kafesi tam anlamıyla açıldı, kalbine ulaşılması için kaburga kemikleri hafifçe aralanarak oraya gün ışığı davet edildi ve tanrı sanki "bu işarete ne dersin?" diye soruyordu...

18 Ocak 2011 Salı

Evren ve her şeye dair...

Geçen gün bir şey fark ettim. Evrenin espiri anlayışı yok. Belki var da, çok zayıf... Bir şey istemediğim halde istermiş gibi söylediğimde şaka yaptığımı kesinlikle anlamıyor. Bu kız dalga geçiyor, boş ver demiyor. Bana inat yapar gibi illa tutup o isteklerimi gerçekleştiriyor.

Bir kaç hafta önceydi... Eski patronum için "ne yapıyordur acaba? Öğrenmeyi çok isterim" demiştim bir arkadaşımla konuşurken. Aslında sorudan çok "umarım sürünüyordur", "iflas etmiştir", "devası olmayan bir hastalığa düşmüştür ama son anda onu kurtaracak ilaca kavuşup içecek su bulamayıp elinde ilaç inleyerek ölmüştür" gibi dilekler bütünüydü. Fakat ben iki gün sonra çat diye karşılaştım adamla. Aynı balık lokantasında hemen arka masamızda oturuyordu.

 Bu nasıl bir tesadüftür diye düşünürken bir yandan da buna kafayı takmadan masadakilerle sohbet etmeye çalışıyordum. Arkadaşlardan biri kanser tedavisini yeni bitirmiş, bu zorlayıcı tecrübenin hayatını nasıl etkilediğini anlatıyordu. Dedi ki "Evrenin espri anlayışı yok. Kansere yakalanmadan önce keşke derdim, şöyle ağır bir hastalığa yakalansam evden çıkmadan, işe gitmeden yatakta günlerce yatsam... Bir hasta olsam da hayatımda mola alsam... Tek istediğim tatil yapmaktı. Bir daha ki sefere bunu çok açık ve net söyleyeceğim. Hastalık gibi bahanelerle isteğimi yönlendirmeyeceğim." Onun söyledikleri bana da bir ders oldu. Sonunda gerçekleşen saçma sapan isteklerimin nedenini anladım. Evrenin espri anlayışı yok ve imadan anlamıyor... İlgilenenlere duyurulur.

3 Ocak 2011 Pazartesi

Bu yıl bir sürü şey isteyeceğim ama ister istemez unutacağım. Dileklerimi gözümün önüne koyacağım ama bakmayacağım. Şunu anladım ki, evrenin sen bakarken soyunamamak gibi bir utangaçlığı var. İsteklerini gerçekleştirmek için illa ilgisiz olman gerekiyor. Çok istediğim şeyler ancak istemeyi bıraktığımda gerçekleşiyor.
Yeni yılı kutlamak, 18 yaşına basmak gibi. Muazzam bir şey olacak sanıyorsun, elin böğründe bir heyecan bekliyorsun ama fıss...

12 Ekim 2010 Salı

Araba kullanmak istiyorum...

Araba kullanamıyorum. Ben de o yetenek yok. Benim atalarım tekerleğin icadı sırasında yanlışlıkla onu ayaklarının üzerine düşürüp bir yerlerini sakatlamış olmalı. Ya da tekerleğin icadından sonra yaşanan ilk trafik kazasını benim ennnn büyük annem yapmış. Genetik kod haritama bakılırsa üstünde "tekerlek korkusu" yazan bir gen bulunacak. DNA'larım araba kullanmaya uygun değil. Sürücü koltuğuna her oturuşumda,  bunu daha iyi fark ediyorum.
Ehliyet aldım. Özel ders de aldım. Ama hala olmuyor işte. Neden bilmiyorum.  Buna karşılık biri daha istersen, uğraşırsan olur derse ağzının ortasına çakıcam bir tane. "Çok kolay, gözünde büyütme" denildiçe kendimi gerizekalı gibi hissediyorum. Araba kullanmayı başarmak istiyorum... Gaz ile freni karıştırmamak, yanımdan başka bir araba geçtiğinde panik olmamak, sokakta gördüğüm her yayayı ezebileceğimi düşünmemek, arabaya bindiğimde kendimi potansiyel bir katil gibi hissetmemek, hem araba kullanıp hem aynalara bakmayı başarmak, trafikte otuzdan hızlı gittiğimde panik atak yaşamamak istiyorum...

8 Ekim 2010 Cuma

Evrene yazılan en uzun dilekçe - talep formuna başlıyorum...

Bundan bir kaç yıl önceydi. Yılbaşında iş arkadaşlarımla birlikte dileklerimizi bir panoya yazdık. İçimizden biri, dergide okumuş. Göz önünde duran dilekler, bir isteğin evrenden daha somutlaştırarak istenmesi, gerçekleşme ihtimalini artıyormuş. Saçmalık değil mi? Değilmiş!

Hepimizin o panoya ne istiyorsak onun ya resmini çizmiş ya da isteğimizi yazmıştık. Aylarca gözümüzün önünde durdu o pano. Bazılarının dilekleri gerçekleştikçe "acaba", "olabilir mi?" diye soru işaretleri oluştu kafamda.

Benim hiçbir dileğim gerçekleşmiyordu. Bu nedenle, ne yalan söyleyeyim evrene verilen bu mesaj işini pek sallamadım.  Aradan aylar geçti ve en imkansız gözüken dileğim gerçekleşti. Bu öyle bir dilekti ki, bunun sayesinde neredeyse diğer dileklerimin hemen hepsini gerçekleştirebilirdim. Burada ne olduğunu açıkça anlatmak istemiyorum. Bu bana özel bir şeydi çünkü. Zaten önemli olan bu da değil. Önemli olan, evren meğersem bunca zaman benden bir talep formu bekliyormuş.

Şimdi bunu anlamış bir insan olarak evrene uzun bir dilekçe yazmaya karar verdim. Neler istediğim konusunda şüphe kalmasın. Blogumu kurma nedenim işte budur.